Bitlis şehrinin tarihçesi ile ilgili tüm bilinen
anlatımlarda, şehrin ve kalenin isminin 'Makedonya Kralı Büyük İskender’in
komutanı Badlis’den dolayı konulduğu' rivayet olunur. Büyük İskender’in Badlis
adında bir komutanının olup olmadığı bilinmemekte, ancak İskender ve ordusunun
Bitlis’ten geçmediği kesindir.
Bitlis’in isminin nereden geldiği halen mechuldür. Kalenin
ise kimler tarafından ve ne zaman inşaa edildiğinin de bilinmediğini
belirtmekte fayda vardır. Bitlis binlerce yıldır değişik isimlerle hep
anılmıştır. Asurlular Bitliz, Persler ve Yunanlılar Badlis veya Badlais
demişlerdir. Bizanslılar Balaison, Babaleison veya Baleş, Araplar Badlis,
Ermeniler Pageş, Bageş veya Pagişi isimlerini kullanmışken, Kürdler ise Bedlîs
veya Bilîs olarak adlandırmışlardır. Bazı yazarlar Asur dilindeki Bit ve Liz
kelimelerine atıfta bulunarak ’Liz’in Yurdu’ anlamına geldiğini dile getirmiş
olasalar da, kalenin isminin tam olarak kimler tarafından ve ne zaman
verildiğinin de kaynağı yoktur. Şehrin tarihinin en az 5-6 bin yıllık olduğu
düşünüldüğünde, kalenin Urartular hatta Hurriler döneminde yapılmış olması çok
daha büyük olasılık dahilindedir.
'Büyük İskender ve komutanı Badlis’ bilgisine kaynak olarak,
genelde Makdisi’nin (Mukaddesi) 985 yılında yazdığı kitabında Büyük
İskender’den ’İki Boynuzlu’ diye bahsetmesi, 1596 yılında yazılan Şerefname ve
1656 yılında yazılan Seyahatname adlı eserler gösterilir. Şerefname;
1200’lerden 1650’lere kadar Bitlis bölgesinde (Rojkan Kürd Beyliği) Mîr ve Han
ünvanları ile hüküm sürmüş, Kürd Şerefhanlar sülalesinin bir mensubu olan
Şerefxanê Bedlîsî tarafından Farsça olarak yazılan ve Kürd tarihini konu alan
eserdir. Kürd Ulusu’nun tarihini ilk kez kaleme alan kişi ünvanını da taşıyan
Şerefxan’ın Kaleye ve Büyük İskender Efsanesi’ne değindiği cümleleri şu şekilde
başlar:
’İşte benim yaptığım böylesi bir araştırma ve böylesi bir
meşakkatli çalışma, Bedlis’in, Rumî İskender’in ölmez eserlerinden biri
olduğudur. Zinet El-Kulub adlı kitabın yazarı Hamdullah El-Müstefi El-Kazvini,
Dicle ırmağı’nın kaynağının İskender-i Zülkarneyn (İki Boynuzlu İskender)
Kalesi’nde olduğunu, Kürdistan dağlarının öteki sularının da Meyyafarqîn
dolaylarında bu ırmağa döküldüğünü zikretmiştir…………..’
Seyahatname ise 1655 ve 1656 yıllarında Bitlis’e iki defa
ziyarette bulunmuş seyyah Evliya Çelebi tarafından yazılmıştır.
Evliya Çelebi Bitlis isminin kökenini izah ederken
İskender-i Zülkarneyn’in Bitlis’e nasıl geldiğini ve orada Bitlis kalesini
nasıl inşa ettirdiğini anlatır:
’….“sâhibü’l-bahreyn ve’s-seddeyn, taht- gâh-ı İskender-i
Zülkarneyn, binâ-yı gulâm-ı Şah Bedlîs, sedd-i İskender Bitlis”. Tarih-i Acemi
Taht- gâh-ı İskender adıyla zikrolunur. Tarih-i Yunaniyân-ı Yanvan’da Bitlis’e
Pırgaz Miğal Aleksendire derler…….’
Çelebi’nin anlattığı Büyük İskender ve Bitlis Kalesi
efsanesine göre Büyük İskender’in alnında boynuz şeklinde iki et parçası vardır
ve İskender hastadır. Dicle kıyısına vardığında nehrin suyundan içer içmez
kendisine gelir ve nehri takip ederek Diyarbekir, Batman ve sonunda Kefender
Kalesi’ne ulaşır. Bitlis’ten çıkan sudan içtikten sonra gözleri ışıkla dolar ve
hemen orada uykuya dalar. Bitlis’in doğusundaki kaynaktan gelen bu sudan yedi
gün boyunca içtikten sonra, hiçbir hastalığının kalmadığını gören Büyük İskender,
hizmetçisi Badlis’i yanına çağırarak ’ eğer komutan olmak istiyorsan hazinemden
keselerle yeteri kadar altın al ve buraya bir kale inşa et’ der. Bir kese
içinde 2000 altın vererek, ’Çapakçur’dan döndüğümde bitmiş olsun kale ve ben
bile kuşatsam, almakta zorluk çekeyim’ diye de ekler. Badlis tüm usta ve fen
bilimcileri toplayarak kaleyi bitirir ve içine yerleşir. Çapakçur dönüşü kaleyi
gören ve almaya çalışan Büyük İskender 40 gün boyunca savaşır ve alamadan
kaleden çıkan ve serçe büyüklüğünde olan eşek arılarından kaçmak iöin ta muş
Ovası’na kadar çekilir. 41. günün sonunda Badlis kaleden elinde bir mücevher
kutusu ile çıkar ve Büyük İskender’in yanına giderek kutuyu kedisine vererek
’efendim banaalınması güç bir kale imşa etmemi siz buyurdunuz. Ben de emrinizi
yerine getirdim’ der. Bunun üzerine Büyük İskender kalenin valılığıne Badlis’i
atar ve kaleye de Badlis ismini verir.
Makedonya Kralı olarak bilinen Büyük İskender’in tarihteki
ismi III. Aleksandros, yunanca Μέγας Ἀλέξανδρος, (Megas Aleksandros), yani Ulu
İskender’dir. Milattan Önce 20 Temmuz 356’da, Pella, Makedonya’da doğmuş ve
Milattan Önce 323, 10/11 Haziran’da, Babil, Irak’ta, 32 yaşında ölmüştür.
Türkçe kaynaklarda Büyük İskender, İskender Rumî, İskender Yunanî ve
Makedonyalı İskender adlarıyla da geçmektedir.
Büyük İskender’in güzergahını gösteren harita
Büyük İskender, MÖ 334 ilkbaharında toplam 30 bin piyade ve
5 binin üzerinde süvariden oluşan ordusuyla, Pers İmparatorluğu’nu ele geçirmek
için şimdiki Çanakkale’den Truva’ya geçerek, Ege (Lidya), Batı Akdeniz (Likya),
Orta Anadolu (Frigya) üzerinden Ankara’ya (Gordion), oradan Kapadokya üzerinden
Tarsus’a (Kilikya) varır. Misis Köprüsünden geçerek İskenderun’a (İssos)
ulaşır, ki orada Pers Kralı III. Darius ile Milattan Önce 333 yılında sonucu
zafer ile bitecek bir savaşa girer. Bu savaş sonunda önce Suriye ve Lübnan’a
(Fenike), daha sonra da Filistin ve Mısır’a yönelerek, şimdiki İskenderiye
şehrini kurar. Kışı Mısır’da geçiren İskender, daha sonra geriye dönerek Suriye
üzerinden Mezopotamya ve Ninova’ya ve şimdiki Erbil yakınlarındaki Gaugamela’ya
ulaşarak, III. Darius ile tekrar karşı karşıya gelir. Darius’u bir kez daha
yenerek onu kaçmaya zorlar. Ordusu ile birlikte daha da güneye inen İskender,
önce Babil’e, oradan Susa ve Zagros Dağlarını aşarak daha sonrasında Iran’a
hatta ta Hindistan’a kadar gider. Ancak henüz 32 yaşındayken MÖ 323 yılında
Babil’e döndüğünde hastalanarak ölür. Cenazesi önce Mısır’daki Memfis şehrine,
oradan da İskenderiye’ye götürülerek altın bir tabuta konulur.
Sorulması ve araştırılması gereken asıl konular, Makedonya
Kralı Büyük İskender Bitlis’ten geçmemişse bu efsanenin ana kaynağı nedir?
Kaleyi kimler ne zaman ve nasıl inşa ettiler?
Gönül isterdi ki, bu kadim ve eşsiz şehir bir açıkhava
müzesi olarak korunsun, şehrin tarihçesi tüm yanlarıyla araştırılsın ve o
zengin geçmişi tüm detaylarıyla, çarpıtılmadan sergilensin.
Yazı: Baran Zeydanlıoğlu –
Şubat 2017
KAYNAK: http://www.bitlisname.com/2017/02/26/bitlis-kalesinin-buyuk-iskender-ile-alakasi-var-mi/